Günlük yaşamımızın içinde çoğu zaman bazı insanlara, durumlara, olaylara içimize sinmese de, sırf tevekkül etmek veya bazen de durumu kurtarmak için EYVALLAH dediğimiz olmuştur. Aslında böylelikle belki de bir beladan, musibetten veya içinden çıkılmaz bir halden kurtulmuş/korunmuş da olabiliriz.
Bu hikmetli kelama tasavvuf penceresinden baktığımızda çok daha farklı ve derin bir muhabbet görürüz. Zira arifler “eyvallah” derken, bir baştan savma telaffuzu olarak değil; bu mübarek kelimenin harf-harf, kelime-kelime anlamını bilerek ve tüm hücreleriyle hissedip yaşayarak ifade ederler. “Eyvallah” içinde vav harfi ve ALLAH kelimesi bulunan çok özel bir hitap olmakla birlikte, ariflerin, velilerin kalbi zikridir. Onlar uyurken bile kalpleri EYVALLAH zikriyle titreşir. Tasavvuf geleneğinde bu mübarek kelimenin hikmeti HAKKA teslimiyetin virdidir. Dervişler ellerini kalpleri üzerine koyarak eyvallah dediklerinde zorunluluktan ve mecburiyetten ziyade HAKKA olan AŞK’larından edeben boyunlarını büker ve muhabbetle teslim olurlar. Bu aslında dünyevi ifadesiyle “HAKK’dan gelen HAKİKATİ HAKKI ile isyansız, itirazsız her haliyle sevgiyle kabul ettim.” Demektir. Bu İLAHİ BİR FARKINDALIKTIR.
Esasında bu FARKINDALIK halinde olabilmek ve bu muazzam morfik alanı muhafaza edebilmek insana olağanüstü rahmani bir güç, koruma ve güven sağlarken; bana göre tam bir iman ve itikadın nişanesidir. Özellikle bela, musibet, kötülük gibi gözüken ve bizi ağır bir imtihana tabi tutan bir hadisede eyvallah diyebilmek, bütün bu kötülük gibi gözüken ağır imtihanın HAKK’dan geldiğini ve bir HAKİKATE delalet ettiğini idrak etmek ve yine HAKKA sığınmaktır. Allah’ı (c.c) vekil bilmektir.
Şimdi buradan dünyaya dönersek… Etrafımızdaki; “Asla Eyvallah etmem, kimseye eyvallahım yok, Hadi neyse sana da eyvallah olsun, eyvallah dedim amma…” diyen insanlara ve yaşamlarına bir göz atalım. (Yorum yok…)
Eyvallah demek illa da karşınızdaki insanın söylediklerini tescil etmek, onu onaylamak, ona teslim olmak değil, tam tersine HAKKI vekil bilmektir. Eyvallah demek, korkaklık, alçakgönüllülük, acizlik, miskinlik değil, her şeyin sahibine sığınmak ve sonsuz huzura dahil olmak demektir. Özellikle kibrin çukurunda çırpınan ve bize saldıran bir insana eyvallah demek yetmez, ona eyvallah derken şefkat elimizi uzatmak ve hüsnü kalple sadece onun rızası için yardımcı olmaya çalışmak gerek. Eyvallah hem ilk selam, hem de vedadır. Niyete göre anlamını ve titreşimini bulur. Morfik alanda sonsuza kadar titreşir. Eyvallah dilimizin zikri, kalbimizin virdi olsun. Eyvallah…